zarken hayal gücü kullanınca çok güzel şeyler ortaya çıkarabiliyor insan.. Yazarken, hayal ederken bile an be an yaşadığım bir yazı oldu Karanlığa Başkaldırı.. Kasım 2011de yazmış olsam da bugünüme de uyuyor bu yazı.. Beğenmeniz dileğiyle, yazı sonunda da yine güzel bir şarkı var, keyifle okuyun ve keyifle dinleyin!
—–
Sonbahar renginde bir hüzün, hüzün renginde bir gökyüzü, koyu kızıl, tam da güneş kaybolurken ufuk çizgisinde.. Kızıl ve mavinin birleştiği yerde bir Yunan adası, adını bilmiyorum, öylece duruyor.. Gökyüzünün hüznüne ayak uyduran usul ve cılız dalgalar vuruyor kıyıya ve suyun doğal sesi mest ediyor beni.. Bodrum’da gün batıyor yine ve yine sessizim.. Kurmak istediğim çok cümle var dilimin ucunda ama neye yarar ki konuşmam, dalgalara mı anlatayım? Dinler mi kızıl gökyüzü beni ya da duyar mı beni Yunan adası?
–
Hüznün mevsimi sonbahardır derler ama yaz da hüzün veriyor bana kış da, ve hatta bahar bile.. Hem, hüznün mevsimi mi olurmuş? Hüzünlendiren mevsim tanımıyor ki! Bazen bir şarkıda hüzünleniyor insan, bazen bir hatırada; ya da hayal kırıklıkları geliyor aklına, belki de kalbi hala kırık.. Hani insan yara alır, bir el değer ve zamanla yarası iyileşir ama izi kalmıştır ya bir kere; kalp kırığının da izi kalıyor tam da öyle..
–
Güneş iyice kayboldu ben bu satırları yazarken ve kızıl gökyüzü artık yerini yavaş yavaş gece mavisine bırakıyor.. Rüzgar şimdi daha serin ve dalgaların sesi daha çok duyuluyor.. Bu kadar sessizlik iyi değil, bu kadar sessizlik içinde yalnız kalmak fazla düşündürüyor insanı.. Bir müzik tınlasa şimdi kulağımda, ya da bir şarkı fısıldasa rüzgar ve ben gözlerimi kapatsam..
–
Kimdi giden, kimdi kalan?
Giden mi suçludur her zaman?
Aslında giden değil,
Kalandır terk eden…
Giden de bu yüzden gitmiştir zaten…
–
Hala yerinde Yunan adası, tüm cansızlığıyla.. Hala esiyor rüzgar, sadece biraz daha serin.. Dalgalar hala aynı dili konuşuyorlar ve bende hala bir hüzün.. Ay bile bu gece her zamankinden daha az parlıyor ve ben yine sessizim.. Tek değişen şey gökyüzünün rengi, yıldızlar süslüyor olsa bile yine de siyah, yine karamsar ve yine umutsuz.. Koskoca gökyüzü, yalnızlık kokuyor bu gece, önceki geceler gibi.. Belki de bu yüzden sevmemeye başladım siyahı, belki de bu yüzden siyah mutsuz ediyor beni.. Kalp kırıklarını hatırlatıyor ve hayal kırıklıklarını..
–
Her günüm siyahla bitiyor belki, ama tek bildiğim ve her şeyden öte değişmeyen tek şey var ki; her karanlık geceyi aydınlık bir gün takip ediyor.. İşte bunu bilerek yaşıyorum ve siyaha karşı bir asi gibi isyan ediyorum, baş kaldırıyorum..
–
Söylesene benden güçlü müsün, her gece karşıma çıkan siyah?
–
Hiç sanmıyorum.
Kaynak: http://www.candanblog.com/yazilarim/karanliga-baskaldiri/#ixzz1yMnhr6Yx